#menu1 a {color:black;background-color:white;text-decoration:none;text-indent:1ex;} #menu1 a:active {color:black;text-decoration:none;} #menu1 a:hover {color:black;background-color:#FFFF99} #menu1 a:visited {color:black;text-decoration:none;} #menu2 a {color:navy;background-color:white;text-decoration:none;text-indent:1ex;} #menu2 a:active {color:blue;text-decoration:none;} #menu2 a:visited {color:blue;text-decoration:none;} #menu2 a:hover {color:navy;background-color:#f0fea8} #menu3 a {color:black;background-color:white;text-decoration:none; text-indent:1ex;} #menu3 a:hover {color:black;background-color:#FFFF99;} #menu3 a:active {color:black;text-decoration:none;} #menu3 a:visited {color:black;text-decoration:none;} td,tr,p{font-family: Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif;font-size:12px;color:#000000;text-align: left;} //-->


>

Seslisohbet57

Alemin En Delikanlı Sitesi.!

sesli mekan

Öykü hikaye

 

YANLIZ
Çok iyi bir oyuncu oldum sonun da! yalnızlar oyunun da bir rol kaptım kendime.
Hem de! baş roldeyim…
Ama tebrik etmem gereken sensin biliyorum! Bu senin başarın ve ben seni ayakta alkışlıyorum bugün…
Zaten benden başka oyuncu da! Olmayacak bu sahnede,öyle replik falan da yok ezberleyeceğim ,sadece bir hüzün olacak gözlerim de ve dudaklarım kıvralacak alaycı bir kendini küçümseyişle…
Sen seyretmeyeceksin bu oyunu,öyle seyircide gelmeyecek izlemeye sadece bomboş bir salon ve kocaman bir sahne sahnede ben! Ve sessizlik hüküm sürecek …
Kapalı gişe de kapalı bir oyun benimkisi, sahne hafif loş olacak benim gölgem ise perdelere vuracak biraz boynum bükük,birde ellerim boşluğa uzanacak…
Ağlama sahnesi yok bu oyun da!gözlerim hüzünlü ama mutlaka kupkuru kalacak…
Bu gece ilk oyunum biraz heyecanlımıyım ne?
Ama yok başarmalıyım mutlaka! Senin yüzünü kara çıkarmamalıyım,ve bu gece en iyi yalnızları ben oynamalıyım. Göreceksin! asla yılmayacağım öyle heyecandan korkup saklanmayacağım perde arkasına…
İşte o an geldi perdeler açılıyor ve ben yerimi alıyorum sahnede! Kulaklarım uğulduyor
Birazda midemde sancı var! ama olmaz şimdi vazgeçemem, iyi bir oyuncu olmayı sen öğrettin bana ve şimdi benim oyunculuğumu kanıtlama zamanım…
Sahnedeyim artık ve ‘’ YALNIZLAR’’başladı… 

GERÇEK SEVGİ

Bir kız ve bir delikanlı, bir motosikletin üzerinde 180 Km hızla gidiyorlar ve aralarında şöyle bir konuşma geçiyor;
Kız : Lütfen yavaşla, ben korkuyorum
Delikanlı : Hayır, bak ne kadar eğlenceli
Kız : Lütfen, lütfen, çok korkuyorum
Delikanlı : Peki, beni sevdiğini söyle
Kız : Seni çok seviyorum, lütfen yavaşla
Delikanlı : Şimdi de bana sıkıca sarıl
Kız delikanlıya sıkıca sarılır
Delikanlı : Şapkamı alıp, kendine takar mısın? Başımı çok sıktı..
Ertesi gün gazetelerde şöyle bir haber çıktı:
MOTORSİKLET KAZASI ;
Motorsiklet, fren arızası nedeniyle, bir binaya çarptı. Üzerindeki 2 kişiden sadece biri kurtuldu.Gerçek ise şöyleydi; Yolun yarısında, delikanlı frenlerin bozulduğunu anlamış ama bunu kıza belli etmek istememişti.Bunun yerine, kızdan kendisini sevdiğini söylemesini istemiş ve kendisine son defa sarılmasını istemişti.Sonra da kendi ölümü pahasına, kızın başlığı takmasını ve hayatta kalmasını sağlamıştı..


YAŞLI KADIN İLE MEŞE AĞACI
Kuraklık o yıl, New Jersey’in yemyeşil çayırlarını kahverengine
çevirmiş ve tüm New Jerseylilerin gurur kaynağı yüzyıllık dev ağaçların yapraklarının zamanından önce dökülmesine neden olmuştu.
Kuraklığın kırküçüncü gününde, küçük bir kentin yoksullar mahallesinden geçen Tom Greenfield adlı genç bir tarım uzmanı, tozlu yolda bir kova suyu sürüklercesine taşıyan yaşlı bir kadına rastladı.Otomobilinin camını indirdi veyaşlı kadına seslendi:
“Sizi gideceğiniz yere kadar götürebilir miyim, bayan?”
Yaşlı kadın teşekkür etti ve bir kilometre kadar geride kalan evini işaret etti:
“Zaten şu kadarcık bir yoldan geliyorum” dedi ve yüz metre ötedeki
dev bir meşe ağacını göstererek
“Zahmet etmenize gerek yok...” dedi.Iki üç adımlık yolum kaldı.
Greenfield, kadının bir kova suyu ne yapacağını merak etti. Onu arkasından izledi. Yaşlı kadının, zorlukla taşıdığı kovayı
bahçenin uzak bir köşesindeki büyük meşe ağacına kadar sürükleyip,
sonra da kovadaki suyla meşe ağacını suladığını görünce, hem hayran kaldı,hem de şaşırdı. Yanına yaklaştı ve sordu:
“Bu ağacı sulamak için mi o bir kova suyu bir kilometre öteden taşıdınız? Güçlükle kaldırdığınıza göre kova galiba çok ağırdı.” Yaşlı kadın, genç adama gülümseyerek baktı.
“Tam 81 yaşımdayım. Bu ağaç ise, yaşamdaki tek dostum.
Küçük bir kızken arkadaş olmuştum onunla. Şimdi hiçbiri yaşamayan
tüm arkadaşlarımla bu ağacın çevresinde, bilseniz ne oyunlar oynadık,
onun gölgesinde nasıl dinlendik... Bu ağaç kurursa ne yaparım, ben?
Tarım uzmanı genç adam, yüzyıllık dev meşe ağacına uzun uzun ve
dikkatlice baktı. Deneyimli gözü, ağacın giderek kurumakta olduğunu görmekte gecikmedi. Yaşlı kadın, meşe ağacıyla arkadaşlığını anlatmayı sürdürdü:
“Annem beni dövdüğü ya da azarladığı zaman bu ağaca tırmanırdım,
onun kollarına sığınırdım” dedi. “Nişanlım, parmağıma nişanı ağacın altında taktı.Benim için böylesi anılarla dolu olan bu ağaç için, bir kilometre öteden bir kova su taşımamı gerçekten çok mu görüyorsunuz?”
Yaşlı kadın ertesi gün elinde su kovasıyla yine meşe ağacına giderken,ağacın çevresinde beş altı işçinin çalışmakta olduğunu gördü.Kovayı yere bıraktı ve işçilere doğru koşarak
“Bırakın ağacımı” diye bağırdı.
“Dokunmayın benim ağacıma...”
Işçilerin başındaki adam kasketini çıkardı ve yaşlı kadınısaygıyla selamladı:
“Ağacınıza kötü bir şey yapmak için değil,onu kurtarmak için geldik, hanımefendi” dedi.
“Ağacınızın köklerinin çevresinde kanallar açtık ve onları tankerimizin deposundaki suyla doldurarak, ağacınızı bol bol suladık.”
Yaşlı kadın su tankerinin üzerinde yazılı olan “Greenfield Fidanlığı” adına takıldı.
“Fakat ben sizi çağırmadım ki?” dedi.
“Kim gönderdi sizi buraya?”
Adam, saygılı tavrıyla yanıt verdi:
“Bizi buraya gönderen kişi, adını söylemedi efendim” dedi.
Yaşlı kadın, yeterli suya kavuşan arkadaşı meşe ağacının altında durdu dün sohbet ettiği genç adamı anımsamıştı, işçilerin tek tek ellerini sıktıktan sonra uzaklaşan kamyonun arkasından yaşlı gözlerle baktı 

ALO SÖZCÜĞÜ

Telefonda hemen hemen hergün kimbilir kaç kez kullandıgımız ''Alo'' sözcügü, gerçekte bir sevgilinin kısaltılmış adıdır.
Sevgilinin tam adı Allessandra Lolita Oswaldo'dur.
Bu sevimli genç kız, telefonu icat eden, A. Graham Bell'in sevgilisiydi. Graham Bell telefonu icat edince ilk hattı sevgilisinin evine çekmişti. Atölyesinde telefon çalınca arayanın Allessandra Lolita Oswaldo'dan başkası olamayacagını bildiginden Graham Bell, telefonu açar açmaz ''Allessandra Lolita Oswaldo'' diyordu. Bell, zamanla sevgilisine, adını kısaltarak hitap etmeye başladı ve telefonu her açışında onu ''Ale Lolos'' diye karşıladı.
Çalışmaları uzadıkça Graham Bell, sevgilisinin adını daha da kısalttı ve iki heceli bir ad buldu.
Bu kısa ad ''Alo'' idi. Allessandra Lolita Oswaldo, geliştirip, tüm kente yaymaya çalıştıgı telefondan başka bişey düşünmeyen sevgilisinin bitmek tükenmek bilmeyen deneylerinden rahatsız olmaya başlayınca Graham Bell'i telefonuyla başbaşa bırakıp onu terketti.
Yaşlı Bell, sevgilisinin birgün onu arayacagı umuduyla telefonun başından hiç ayrılmadı. kentte çekilen telefon hatlarının sayısı da giderek artmaya başlamıştı. Graham Bell'i artık başka kişiler de arıyordu.
Fakat o, telefonun her çalışında kendisini sevgilisinin aradıgını sanarak telefonunu ''Alo'' diyerek açıyor ve artık herkes ''Alo'' diyordu.
O günlerde hemen herkes telefonu açtıklarında Alexander Graham Bell'in anısına saygı olarak ''Alo'' demeye başladı.
Bugün tümümüzün kullandıgı ''Alo'' sözcügü işte o günlerden günümüze uzanmaktadır

Bu Gün Toplam 14015 ziyaretçiburayı Ziyaret Etmişdir Tessekkür Ederiz


Copyright © 2009 wptr - web Desing By Mustafa Mutlu Web Dizayn Yöneticisi, tema yapimcisi Kod Yapımcısı


Sevgi Aşk
Toplist,Site Ekle, Backlink, Link Değişim Toplist crm AllaTurkaa & Flatcast

siteni tanit ultraslan url ekle tr-gg toplist hayalperestim tr-gg doslugu sitene trafik



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol